En sevdiğimiz aile bakıcı bloglarından bazılarına ulaştık ve onlardan sevdikleri birine bakmanın bir yönünü yansıtan kısa bir hikaye istedik. Linda Fisher, Frances Kakugawa ve Sally Abrahms'ın bu hikayeleri kişisel hikayelerdir, fakat sevdiği birinin bakımını yapan pek çok insan kendinden bir şeyler bulabilir.
Linda Fisher: Sürücü Belgesi
Linda Fisher, 50 yaşına girmeden önce erken başlangıçlı Alzheimer teşhisi konan kocası Jim'in bakımıyla ilgilendi. Linda on yıl boyunca Jim'e baktı ve onun vefatından birkaç yıl sonra Erken Başlangıçlı Alzheimer blogunu açtı.
Linda'nın son projesi olan Silinmez isimli anı yazıları, bir bakıcı olarak yaşadığı deneyimleriyle şekillenen diğer yazılarıyla birlikte portfolyosuna eklenecek. Linda, Silinmez'den pek çok insanın kendiyle ilişki kurabileceği bir hikayeyi bizimle paylaşacak kadar nazikti.
Jim'in ehliyet yenileme bildirisi postayla geldi ve ben dehşetle doldum. Missouri'de bir lisansın yenilenebilmesi için göz muayenesi gerekiyordu. Jim'in görme gücünün iyi olduğunu biliyordum, fakat afazi (konuşma kaybı) sebebiyle artık okuyamıyor ya da yazamıyordu. Harflerin adını hatırlamamasından endişe ediyordum.
Onun araba sürmesi zaten aramızda bir anlaşmazlık haline gelmişti, birlikte olduğumuzda arabayı ben sürüyordum. Fakat her gün markete giderken Nissan kamyonetini kullanmaya devam ediyordu. Bazen gün içinde markete birkaç kez gidiyordu, çünkü alması gereken şeylerin sadece bir tanesini hatırlayabiliyordu. Yol kenarındaki alüminyum teneke kutularının toplanması konusunda takıntı yapmıştı. Çevre yolları dolaşıyor ve kamyonetinin arkasını teneke kutularla dolduruyordu. Yeteri kadar topladığında onları teslim edip nakit para alırdı.
Ben onun araba sürmesi konusunda endişeliydim ama herkes "O hala iyi bir sürücü" derdi.
Aslında evet, arabayı yola yönlendirebilirdi ve direksiyon yönetimiyle ilgili bir sorunu yoktu. Öte yandan, bazen yeşil ışığın dur mu yoksa geç mi demek olduğunu hatırlayamıyordu. Eğer müziği değiştirmek ya da sigara yakmak gibi herhangi bir şey için dikkati dağılırsa, o an yaptığı şeye odaklanır ve araba kullandığını unuturdu. Araba kullanmaması gerektiğini biliyordum, fakat o iyi durumda olduğunu düşünüyordu, lisansını ve bağımsızlığını kaybetmek istemiyordu.
Lisans bürosunun önündeki kaldırım kenarına çektim. Kamyonetten inerken Jim'in elleri ve ağzı titriyordu, bu yüzden gergin olduğunu anlamıştım. İçeri girdik ve ben evrakları doldurduktan sonra Jim göz muayenesi olmak için makineye çıktı.
"Üçüncü satırı okuyabilir misiniz?" diye sordu sınav görevlisi.
Makineye baktı ve "Evet" yanıtını verdi.
Görevli bana garip bir bakış attı ve ona "Bana harfleri okuyun lütfen" dedi.
Jim tekrar baktı, gergin bir şekilde yutkundu ve "Jim Fisher" dedi.
"Efendim, lütfen harfleri okuyabilir misiniz?"
"Jim Fisher" diye yanıtladı.
Görevli bana üzgün bir bakış atarken "Lütfen, üçüncü satırı okuyun" dedi.
Jim yüzünü makineden çıkararak "sanırım yapamam" dedi.
"Efendim, ehliyetinizi yenilemenin tek yolu bir göz doktoruna muayene olmak ve araba sürmeye uygun olduğunuzu belirten bir belge almak" dedi. Aile doktorumuzun Jim'e araba sürebileceğini belirten bir belge vermeyeceğini biliyordum, çünkü araba sürmemesi hakkında doktorla daha önce konuşmuştuk.
"Resimli bir kimlik alabilir mi?" diye sordum.
"Evet alabilir, fakat bunun için aralık ayına kadar bekleyin."
Jim'in elini tuttum ve lisans bürosundan dışarı çıktık. Arabaya vardığımızda ağlıyordu. Direksiyonun başından ona uzandım ve sırtını sıvazladım, "Tatlım, artık gerçekten bir lisansa ihtiyacın yok. Özel şoförün olarak ben hizmetindeyim ve seni gitmek istediğin her yere götürürüm. Sürmek ya da kaybolmak hakkında endişe etmene gerek yok."
O andan sonra Jim herkese ehliyeti olmadığını çünkü göz muayenesinde başarısız olduğunu söyledi.
MyTherapy Blog’da ilginizi çekebilecek bir diğer makale:
Frances Kakugawa: Altın Bir An
Frances Kakugawa, Alzheimer'la yaşayan annesi Matsue'nin bakımını yaparken yaşadığı deneyimlerden büyük ölçüde etkilenmiş bir yazar ve şair. Frances bloğunda ilk kez 2013'te paylaştığı bir hikayeyi hatırlıyor, bu hikaye demansla yaşayan insanların onurlarını kırmamak için küçük anların nasıl yardımcı olabileceğini gösteriyor.
Bir anlık karar.
Hiç bir an içinde karar verdiğiniz ve sonrasında bu konuda çoook iyi hissettiğiniz oldu mu?
Dün akşam bir masada oturuyor ve en son çıkan kitabımı imzalıyordum, yaşlı bir kadın gelip bana kendi kopyasını uzattı:
O: Kitabımı imzalar mısın?
Ben: Onur duyarım.
Durduğu yerden bana gülümsedi, gözleri doğrudan benimkilere bakıyordu.
Yaklaşık on beş dakika sonra kitabını bana geri getirdi:
O: Kitabımı benim için imzalar mısın?
Ben: Mutlu olurum.
Daha önceden mesaj yazdığım ve imzaladığım kitabını yine aldım. Kitabın kapağını onun iç kısmı göremeyeceği bir şekilde kaldırdım ve kalemimi kitaba yazıyormuş gibi hareket ettirdim. Kopyayı ona geri verdim ve çok memnun olmuştu.
Durdu, gülümsedi, gözleri benimkilere bakıyordu. Ona boş zamanlarını nasıl geçirdiğini sordum ve anlatmasını istedim, bana meyve ağaçlarını anlattı.
Sınıflarımda bu bakışı pek çok kez gördüğümü hatırlıyorum. Bakışları benimkilerle buluşan öğrenciler kendileri, öğretmenleri ya da öğrenme konusunda keşfetmenin verdiği o gerçek hazzı gizleyemiyorlar.
O kadınla yaşadıklarım akşamımın en ilginç kısmıydı çünkü bilmeden başka bir kişinin onurunu nasıl koruyabileceğim konusunda beni test etmişti ve testi geçmiştim. O yarım saniye içinde "Ama kitabınızı zaten imzaladım" dememiştim.
Bazen sadece bir insanın onurunu kırmamayı hatırlayarak, en basit eylemlerde bile olağanüstü bir şey yaparız, öyle değil mi?
Sally Abrahms: Bir Hatıra
Sally Abrahms iki kez inme geçiren annesinin bakımını üstlendi ve hem bloğunda hem de çeşitli sitelerde bakıcılık hakkında kapsamlı yazılar yazdı. Onun kısa hikayesi kitaplar ve içindeki bazı sözcüklerin, en zor zamanlarda nasıl özel anlar yaratabileceğini gösteriyor.
Ben çocukken, eski bir İngiliz kolej öğretmeni olan annem yatakta yanıma sokulur ve bana Robert Louis Stevenson'ın şiirlerini okurdu. O zaman değer verdim ve kitabı sakladım.
Kızım Julia küçükken ona Robert Louis Stevenson okudum, aslına bakarsanız aynı kitaptı. Aynı zamanda annem de kızıma, torununa bu muhteşem şiirleri okurdu.
Annem 91 yaşında yaşadığı ikinci inmeden sonra, okuma yeteneğini büyük ölçüde kaybetti. Bu yüzden bu kitabı alır ve ona artık ezbere bildiğimiz şiirleri okurdum. Bu ona büyük bir keyif verirdi.
Julia, annemin cenazesinde kitaptan ve anneannesiyle birlikte okumanın ne kadar özel olduğundan bahsetti. Sonrasında anneme hürmet göstermek için ona "Salıncak" şiirini okudu.
Kızımın şimdi yeni doğmuş bir oğlu var. En sevdiği Robert Louis Stevenson şiirlerini işleyen çizimleri bebeğin odasında asılı duruyor. Peki o kitap? O da odada, tekrar okunmayı bekliyor.
Bu makaleye katkıda bulundukları için Linda, Frances ve Sally’e teşekkür ederiz.
MyTherapy’deki diğer makalelere bir göz atın: