Romatizma, romatizmal hastalıklar, romatoid artrit… Bu terimlerin ve anlamlarının çevresinde neden hep bir kafa karışıklığı yaşandığını anlamak zor değil. Romatizma ile ilgili en sık sorulan sorulara göz atıyoruz ve sizin için bazı karışıklıkları gidermeye yardımcı olmayı umuyoruz.
1. Romatizma Nedir?
Tıbbi çerçevede romatizma terimi oldukça eski ve modası geçmiş bir terim olarak kabul edilir. Fakat pek çok insanın kelime dağarcığının bir parçası olmaya devam eder, bu yüzden kelimenin tam olarak ne anlama geldiğine bir göz atmaya değer.
Romatizma bir hastalık değildir. Aksine eklem, kas, bağ, kemik ve tendonlarda yaşanan iltihaplanmalara göre kategorize edilen hastalıklar için bir şemsiye terimdir.
ABD’de en az 46 milyon insanı etkileyen 200’den fazla romatizmal rahatsızlığın olduğu bilinmektedir.
Romatoid artrit ve lupus (kelebek hastalığı) gibi çok sayıda romatizmal rahatsızlık aslında otoimmün hastalıklardır, yani bağışıklık sistemi yanlışlıkla vücuttaki sağlıklı dokulara saldırır. Bağışıklık sisteminin bunun neden yaptığı henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Otoimmün hastalıkların ortaya çıkmasında genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığına inanılırken, bazı enfeksiyonlar da bu hastalıkların tetikleyicisi olabilir.
Her romatizmal rahatsızlık bir otoimmün hastalık sayılmaz. Örneğin osteoartrit (kireçlenme), yaşla birlikte gelişen dejeneratif bir hastalıkken, gut hastalığı kandaki yüksek ürik asit seviyesinden kaynaklanır. İkisi de otoimmün hastalık olarak sınıflandırılmaz ancak romatizmal hastalık kategorisine girer.
Romatizma, bazı ortak belirtileri barındırdığı için romatizmal hastalık olarak sınıflandırılan pek çok farklı hastalığı içerir. Fakat herhangi bir hastalığın içerdiği mekanizmaları içermez; bir romatizmal hastalığın biyolojisi diğer bir romatizmal hastalığın biyololjisine göre büyük farklılıklar gösterebilir.
Romatizmal hastalıklar genellikle romatologlar tarafından tedavi edilir, bunun yanında bazı belirli hastalık tipleri immünolog ya da kardiyologlar gibi diğer uzmanların muayenesini gerektirebilir.
Romatizma şemsiyesi altında bulunan ve en yaygın romatizmal hastalıkları içeren bir alt kategori ise artrittir.
2. Romatizma ve Artrit Aynı Şey Mi?
Romatizma ve artrit kelimeleri sıklıkla birbiri yerine kullanılır, ancak iki kelime aynı anlama gelmez.
Daha önce de belirttiğimiz gibi romatizmal hastalıklar eklem, kas, bağ, kemik ve tendonlarda iltihaplanmaya neden olur. Artrit terimi ise özellikle eklemleri etkileyen hastalıklar için kullanılır. Tüm romatizmal hastalık vakaların büyük bir yüzdesini oluşturduğu için onun bir alt kategorisi olarak düşünülebilir.
Aslında 100’den fazla artrit hastalığı vardır ve ABD’de yaklaşık 21 milyon insan bunun en yaygın formu olan osteoartrit ile yaşamaktadır.
İnsanlar yine ABD’de bir milyondan fazla insanın yaşadığı bir otoimmün hastalık olan romatoid artrite atıfta bulunurken romatizma kelimesini de kullanabiliyorlar.
İnsanların yaygın olarak romatizma ve artritin ikisine birden sahip olması, terimlere neden eşanlamlı kelimelermiş gibi davranıldığını anlamamızı sağlıyor. Fakat artirik olmayan bir dizi romatizmal hastalık da var. Bunlar eklem dışı (eklemleri etkilemeyen anlamına gelen) romatizmal hastalıklar olarak adlandırılabiliyor.
Eklem dışı romatizmal hastalığın en bilinen örneği, tüm vücutta uzun süreli ağrı yaşanmasına sebep olan fibromiyaljidir.
Eklemleri etkileyen belirtiler olsa bile kesin olarak bir artrit tipi olmayan başka bir rahatsızlık ise ise romatizmal ateştir.
MyTherapy Blog’da ilginizi çekebilecek diğer bir makale:
3. Romatizmal Ateş Nedir?
Romatizmal ateş, kızıl hastalığı ve strep boğaz enfeksiyonuna da sebep olan A grubu streptokok bakterileri ile ilişkilidir ve potansiyel olarak ciddi bir rahatsızlıktır. Strep boğaz enfeksiyonu her yaşta ortaya çıkabilir ama en yaygın 5 ve 15 yaş arası çocuklarda görülür.
Strep boğaz enfeksiyonu tedavi edilmezse, bağışıklık sisteminin otoimmün bir cevap olarak vücuda saldırmasını ve eklemlerin, cildin, beynin ve kalbin iltihaplanmasını tetikler. Bu durum romatizmal ateş olarak adlandırılır.
Romatizmal ateşin belirtileri, strep boğaz enfeksiyonunun başlamasından birkaç hafta sonra ortaya çıkma eğilimindedir ve genellikle ağrılı, acıyan, iltihaplı eklemleri ve ateşi içerir. Göğüs ağrısı gibi kalbi etkileyen belirtiler de ortaya çıkabilir.
Romatizmal ateş 'akut'tur, yani genelde haftalarca veya aylarca sürer, kalbi etkileyen belirtiler en ciddi uzun dönem komplikasyonun bir işaretidir: romatizmal kalp hastalığı.
Romatizmal kalp hastalığı kalbin iltihaplanmasıyla birlikte özellikle kalp kapakçıklarında kalıcı hasarlar bıraktığı, bu durumun da kan akışı ile ilgili sorunlara neden olduğu hastalıktır. Bu durum daha sonra inme gibi potansiyel hayat tehdidi oluşturan komplikasyonlara sebep olabilir.
Romatizmal hastalıkların büyük resmine bakıldığında, romatizmal ateş daha nadirdir çünkü strep boğaz enfeksiyonu gibi belirli bir tetikleyici sebebiyle ortaya çıkar. Fakat strep boğaz enfeksiyonunun neden otoimmün bir yanıtı tetiklediği de anlaşılamamıştır.
Romatizmal ateş diğer romatizmal hastalıklardan da farklıdır çünkü romatik kalp hastalığı adı altında kalpte uzun süreli ciddi hasar yaratılmasına sebep olur.
Strep boğaz enfeksiyonu nispeten yaygın olsa da, ABD’de bu hastalığa sahip olanların %0.3’ünden daha azı romatizmal ateş geliştirmiştir. Çoğu gelişmiş ülkede de benzer şekilde nadir bir durumdur. Fakat gelişmekte olan ülkelerde ve Avustralya gibi ülkelerin ücra bölgelerinde yaygın bir durumdur.
İnsanların sıklıkla araştırdığı bir başka romatizmal hastalık ise palindromik romatizmadır.
4. Palindromik Romatizma Nedir?
Bir artrit tipi olan palindromik romatizmanın nadir yaşandığı düşünüldüğünde, bu kadar çok aranmasının sebebi belki de acayip bir isme sahip olması olabilir.
Bir palindrom hem düzden hem de tersten okunduğunda aynı şekilde okunan kelime, cümle, sayı veya başka bir karakter dizisi demektir, örneğin "küçük" ya da "ara piller eder elli para" gibi.
Palindromik ismi semptomların aniden ve kendiliğinden ortaya çıkmasını, birkaç saat veya günler boyunca sürmesini ve sonradan yine aniden ve kendiliğinden kesilmesini ifade ediyor. Bu ataklar genellikle düzensiz ve öngörülemez bir nitelikte oluyor.
Belirtileri tipik olarak romatoid artritin belirtilerine benziyor: eklem ve çevresindeki dokularda ağrı ve iltihap yaşanıyor. Fakat romatoid artitin (ve diğer artrit formlarının) aksine, palindromik romatizma eklemlere kalıcı hasar vermiyor.
Tıpkı romatoid artrit gibi palindromik romatizma da otoimmün bir rahatsızlık. İki rahatsızlık arasındaki benzer ve farklı yönler, palindromik romatizmanın romatoid artritin bir alt tipi mi olması gerektiği yoksa kendi başına bir rahatsızlık olarak mı sınıflandırılması gerektiği konusunda tartışmaları tetikliyor.
Her şeye rağmen yukarıda da daha önce belirtildiği gibi palindromik romatizma teşhisi konan kişilerin %25-%50’si daha sonra romatoid artrit geliştirebilmektedir. ABD’de 105.000 ile 262,500 arası insanın palindromik romatizma ile yaşadığı tahmin edilmektedir.
Pek çok romatizmal hastalıkta olduğu gibi, kişinin palindromik romatizma geliştirme riskini belirlerken rol oynayan pek çok faktör vardır.
5. Kimler Daha Çok Romatizma Riski Altında?
Öncelikle palindromik romatizma, romatoid artrit ve lupus (kelebek hastalığı) ve diğer rahatsızlıkları içeren otoimmün romatizmal hastalıklara bakalım.
Cinsiyet
Hemen hemen her otoimmün hastalık erkeklerden daha çok kadınları etkiler, otoimmün olan romatizmal hastalıklar için de bu durum geçerlidir. Romatoid artrit ABD’de 1,3 milyondan fazla kişiyi etkilemektedir ve bu sayının %75’i kadındır. Benzer bir yüzde skleroderma için de geçerlidir, lupus ile yaşayan 1,5 milyon insanın %90’ı kadındır.
Genetik
Genetiğin de otoimmün hastalıkların gelişiminde rol oynadığına inanılmaktadır, bu yüzden otoimmün hastalığa sahip bir akrabanızın olması sizin de bu hastalığı geliştirme olasılığınızı arttırabilir. Ancak bu olasılığın yüzdesi bilinmemektedir. Araştırmacılar ayrıca bazı hastalıklarla bazı spesifik gen mutasyonlarının bir bağlantısı olduğunu tespit etti. Şu anda pratikte kullanımı az, fakat yine de otoimmün hastalıkların daha iyi anlaşılmasına ve tedavinin gelişmesine yol açabilecek bir araştırma alanı.
Etnik Köken
Etnik kökenin bir otoimmün hastalık geliştirme riskinde kesinlikle rol oynadığı görülür. Örneğin lupus hastalığının yaygınlığı Afrikan-Amerikan ve Afro-Karayipli nüfusunda Avrupa kökenli insanlara kıyasla sekiz kat daha fazladır. Benzer şekilde, romatoid artritin yaygınlığı Yerli Amerikanlarda Avrupa kökenlilere kıyasla dört kat daha fazladır.
Hastalıktan hastalığa değişmekle birlikte, genellikle Afro-Amerikan, Afro-Karayipli, Yerli Amerikalı ve Latin nüfuslarının Avrupa ve Asya nüfuslarına kıyasla otoimmün bir hastalık geliştirmesi daha olası kabul ediliyor, bu durum pek çok yaygın romatizmal hastalık için de geçerli.
Çevre & Yaşam Stili
Bir kişi otoimmün bir hastalığa genetik yatkınlık sebebiyle sahip olabilse de, çevresel faktörlerin aslında hastalığı tetiklemede anahtar bir rol oynadığına inanılmaktadır. Fakat bu faktörlerin ne olduğu büyük bir sır olarak kalmaya devam ediyor.
Bazı virüsler, tıpkı strep boğaz enfeksiyonunun romatizmal ateşi tetiklemesi gibi, otoimmün hastalıkların gelişimiyle bağlantılıdır. Benzer şekilde Epstein-Barr virüsü romatoid artrit de dahil olmak üzere bir dizi otoimmün hastalıkla bağlantılıdır.
Yaşam tarzı sös konusu olduğunda hem sigara içmek ve hem de obezite pek çok otoimmün hastalıkla ilişkilendiriliyor, fakat ilişkinin kesin doğası hakkında çok az şey biliniyor.
Yaş
Bir otoimmün hastalık geliştirme riskinin en yüksek olduğu yaş, içinde bulunulan duruma göre değişir. Örneğin en fazla çocuklar romatizmal ateş riski altındadır, lupus belirtileri genellikle 15 ila 40 yaş arasında başlar, romatoid artrit belirtilerinin 30 ila 50 yaşları arasında başlaması muhtemeldir.
Açıkçası her otoimmün romatizmal hastalığa uyan tek bir risk profili yoktur.Fakat genel olarak otoimmün hastalıklarda geçerli olan cinsiyet ve etnik köken gibi bazı eğilimler, romatizmal hastalıklar söz konusu olduğunda da geçerlidir. Mevcut bir otoimmün hastalığınız varsa başka bir otoimmün hastalık (romatizmal veya başka bir tip) daha geliştirme riskiniz olduğu da doğrudur.
Osteoartrit için Risk Faktörleri
Daha önce de belirtildiği gibi romatizmal hastalıkların en yaygın olan tipi, otoimmün bir hastalık değildir. Osteoartrit için en büyük risk faktörü yaştır, çünkü 60 yaş üstü erkeklerin %10’unda ve kadınların %13’ünde görülür.
Ek olarak diğer risk faktörleri şunları içerir:
- Obezite
- Yaralanma ya da cerrahi müdahele
- Cinsiyet (otoimmün hastalıklarla kadar olmasa da yine kadınlar için artan risk bulunur)
- Kas güçsüzlüğü
- Spor & Fiziksel aktivite
Son madde bir tartışma konusudur. Bazı çalışmalar seçkin sporcuların osteoartrit risklerinde artış olduğunu ve hatta düzenli egzersizin özellikle kalça ve dizlerde bu riski arttırabileceğini söylüyor. Fakat diğer çalışmalar (akut yaralanma olmadığında) orta seviye bir egzersizin riski arttırmadığını gösteriyor.
Tabii ki hareketsiz kalmak kuşkusuz bir kişinin kalp hastalığı gibi risklerini arttırır, bu yüzden sağlıklı yaşam tarzının bir parçası olarak egzersiz önerilir.
Osteoartritin dışında her bir hastalığın kendi risk profili vardır. Örneğin gut hastalığı, daha yüksek ürik asit seviyesine sahip olmaları sebebiyle erkeklerde daha yaygındır ve yaşlanmayla birlilkte risk artar. 50 yaş altı erkeklerin %3’ünden azının gut hastalığı yaşıyor olmasına kıyasla 70 ve 79 yaş arasındaki erkeklerin %12’si bu hastalık ile yaşamaktadır. Alkol vücudun ürik asit temizleme yeteneğini bozar, bu yüzden alkol de bir risk faktörüdür.
Peki bütün bunlar ne anlama geliyor? Otoimmün hastalıkların gizemli yönleri çözülene kadar, bir kişinin bu hastalık riskini azaltmak için yapabileceği çok az şey var. Cinsiyet, yaş, genetik eğilim ve bilinmeyen çevresel faktörler tamamen bir kişinin kontrolü dışındaki şeyler.
Diğer romatizmal hastalıklar için ise genellikle sağlıklı kabul edilen iyi bir diyet, yeterli egzersiz, sigara içmemek, orta seviyede ya da hiç alkol kullanmamak gibi yaşam tarzı seçenekleri riski azaltmak için en iyi seçenekler olmaya devam ediyor.
MyTherapy Blog’daki diğer makalelere bir göz atın: